Bir
varmış bir yokmuş eski zamanların birinde bir karı koca yaşarmış. Bu karı kocanın
çok mu çok güzel bir kızı varmış. Kızları o kadar güzelmiş ki insan bakmaya
doyamıyormuş. Ayın on dördü gibi parlardı cemali ama bahtı cemali gibi parlak
değildi bu güzel kızın. Güzel ve bahtsız kızın adı Hebhenark idi.
Hebhenark’ın
anne ve babası ölmüş. Hebhenark amcasının ve eşinin yanında büyümeye başladı.
Lakin amcasının eşi çok vicdansız bir kadındı.
Küçük kızı çok kıskanır ondan nefret ederdi. Bir gün kocasına ‘’ bu kızı
götürüp bir yerde öldüreceksin, öldürmezsen ben zehirleyip öldüreceğim’’dedi.
Amcası
çok merhametli ve vicdanlı bir insandı ama karısına karşı çıkabilecek kadar da
güçlü biri değildi.
-Dediğin
gibi olsun, kızı bir dağın başına götürüp orda öldüreceğim.
Hebhenark’ın
amcasın bir gün onu yanına çağırarak ‘’ hadi kalk dağlara gidip biraz yakacak
toplayalım. Ben odunları toplarım sende bu arada biraz ferahlarsın kızım’’dedi.
Hebhenark’ta saf kalbiyle kalkıp hazırlanıyor ve amcasıyla birlikte kışlık
toplamak için dağlara gidiyor.
Az
gidiyorlar çok gidiyorlar sonunda ormanlık bir dağa varıyorlar. Ormandaki
kuşların sesi Hebhenark’a şarkı gibi gelip onu büyülüyor adeta.
-Hebhenark
sen bu ağacın altında dinlen yat bende biraz odun toplayayım sonra çıkar
evimize gideriz
-Tabi
amca sen nasıl istersen.
Amcası
onu öldürmek için getirmişti dağa lakin eli gitmiyordu güzel kızı öldürmeye.
Kızı orada bıraktı ve ormanın derinliklerine daldı.
Eşeklerinin
yükünü odunla doldurup kıza görünmeden evin yolunu tuttu. Gitmeden önce kızın
yakınlarında bir ağacın dalına tekenin içine birkaç taş koyup ağacın dalına
asmıştı. Rüzgarla birlikte ses çıkarıyordu, arada bir uyanan Hebhenark bu sesi
duyunca amcasının yakınlarda çalıştığını düşünüp tekrar dalıyordu şirin
uykusuna.
Derin
bir uyuya dalan Hebhenark gözlerini açtığına akşam olmak üzereydi. Hemen ayağa
kalktı sağa sola baktı kimse yoktu. O zaman anladı ki amcası onu ormanda
bırakıp gitmiş.
Üzerine
karanlık çöken genç kız korkudan ne yapacağını bilmiyordu. Uzakta bir ışık gördü o doğru yol almaya
başladı. Ama ne kadar gitse de yol bir türlü bitmiyordu. İnadına ışığa doğru
giden genç kız şafak sökmeden ışığın olduğu yere vardı.
Çölün
ortasında bir evdi burası. Kapıyı çaldı ürkerek, kapıyı bir kız açtı ve
Hebhenark’ı görünce şaşırdı. Onu aldı içeri.
-Ey
beniâdem sen buralarda ne ararsın. Vahşi hayvanlar buralara ulaşamazken sen
nasıl gelebildin.
Hebhenark
yaşlı gözler üzgün bir şekilde başından geçenleri ev sahibi kıza anlattı.
Ev
de üç genç kız tandırın başında zamanlarını geçiriyorlardı.
Büyük
kardeş Hebhenark’e ‘’ biz burada yaşayan
üç bacıyız, annemiz insan yiyen bir kadındır, senin burada olduğunu anlarsa
seni de bizi de yer. Gel seni gizleyelim ta ki sana bir çare bulana
kadar’’dedi.
Hebhenark’ı
arka bölmeye götürüp gizliyorlar ve ona öğütte bulunuyorlar.
-Annemiz
şimdi dışarıdadır. Akşam geldiğin de biz yemek yapmasını isteyeceğiz. Oda
leğenin başına hamur yapmak için oturuyor. Oturduğu zaman memeleri çok iri
olduğu için memelerini omuzlarının üzerine atıyor. Sende arkadan sessizce
yanına yaklaşıp memelerinden süt içmeye çalışacaksın. Bir damla süt içsen de o
artık seni öldüremeyecek.
-Tamam
dediğiniz gibi yaparım.
İnsan
yiyen kadının kızı da kapıyı kapatıp çıkıyor.
Akşam
kızların annesi eve geliyor. Gelir gelmez ‘’ kızlar evde bir beniâdem kokusu
geliyor bana’’dedi. Kızlar hep bir
ağızdan ‘’ ne yabancısı anne, buralara vahşi kurtlar, yılanlar, kuşlar gelemez,
beniâdemin burada ne işi olur. Biz açlıktan öldük bize yemek yap anne’’dediler.
Adam
yiyen kadın gidip leğeni yetirip içine un koyuyor ve başında oturup hamur
yoğurmaya başlıyor.
Bu
sırada büyük olan memelerini de omzunun üzerine atıyor. Kızlar hemen gidip
Hebhenark’e haber veriyorlar. Hebhenark kadının arkasından sessizce gelip
memelerine dalıyor yaşlı kadının. Kadın durumun farkına farınca ‘’ ah o
memelerime yapışıp sütümü emmeseydin seni bir sakız gibi çiğnemiştim şimdi. Ama
artık kızımsın git kardeşlerinin yanında otur. Kadının kızları çok seviniyorlar
hep birlikte ‘’ sende bizim bir kardeşimiz oldun hadi gidip tandırın başında
oturalım’’dediler.
Hebhenark’ta
çok mutlu oluyor ve yeni kardeşlerine katılıyor.
Derlerki
Hebhenark’ın amcasının eşi bir kalıp sabun alıp derenin başına gitti. Sabunları
bitene kadar kendini suda yıkıyor. Ve sonra güneşe dönerek ‘’ ey günün ışığı
gecenin ayı ben mi güzelim yoksa siz mi güzelsiniz’’ dedi.
-Ne
sen çok güzelsin nede biz çok güzeliz, insan yiyen yaşlı kadının yanında
yaşayan Hebhenark güzeldir.
Bu
sözleri duyan kadın deliye dönüyor ve direk evin yolunu tutuyor.
-Hani
sen o kızı öldürmüştün, bana gelen
haberlere göre kız şuan insan yiyen kadının yanında yaşıyor.
-Vallahi
kızı o kadının yanına götürmedim, ormana bıraktım orada kurtlar kuşlar yer diye
bıraktım. Elim gitmedi onu öldürmeye.
-Şimdi
gidip onu öldüreceksin hemen, öldürmezsen bir daha yüzümü göremezsin.
Hebhenark’ın
amcası renkli boncuklarla bir eşek yükü yaparak satıcı kılığında insan yiyen
kadının evinin yolunu tutuyor.
Satıcı
kılığındaki adam insan yiyen kadının evini aramaya koyuluyor. Kimse bilmiyor
kaç gün kaç gece yol aldı ve sonunda evin yolunu buldu. Eve yaklaşınca
‘’boncuklara gelin, boncuklara gelin. Rengârenk boncuklarım var almaya gelin’’
dedi.
İnsan
yiyen kadının kızları sesi duyunca hemen koşup satıcının başına üşüşüyorlar.
Dışarı çıkan Hebhenark satıcıyı tanıyor ve uzak duruyor ondan.
Satıcı
kılığındaki amcası ‘’ sizler güldüğüz zaman sizlere birkaç boncuk
vereceğim’’dedi.
İnsan
yiyen kadının kızları gülüyor ama Hebhenark gülmüyor bu satıcını dikkatini
çekiyor.
-Kapıdaki
kız niye gülmedi eğer oda gülerse tüm boncukları sizlere vereceğim
Hebhenark
bu işte bir tuhaflık olduğunun anlıyor ama kız kardeşlerid daha çok boncuk
sahibi olsun diye oda gülmeye başlıyor. O güldüğü zaman tüm dağlar ağaçlar
onunla birlikte gülüyordu. Katıla katıla güldüğünde amcası zehirli kırmızı
boncukları onun boynuna attı ve ipi de dişlerinin arasına koydu. Hebhenark ne
olduğunu anlayamadan olduğu yerde yığılıp kaldı. Satıcı kılığındaki amcası da
eşeğini boncuklarını orada bırakarak arkasına bakmadan kaçıp gitti.
Akşam
insan yiyen yaşlı kadın geliyor ve bakıyorki Hebhenark ölmüş gitmiş. Ağlayıp
yakınmaya başlıyor
-Bana
neden haber vermediniz kızlar belki bir şey yapardık.
Yaşlı
kadın ne yapsa da Hebhenark için bir çare bulamıyor ve kızlarını tembihleyerek
‘’ en güzel elbiseleri getirip Hebhenark’ı giydirin ve bir sandığa koyun
sonrada sandığı götürüp ufak bir ağacın üzerine koyun. Sandık sakın toprağa
değmesin’’dedi.
Bir
gün padişahın oğlu ve yardımcıları ava çıkıyorlar. Tazılar bir ceylan buluyor ve
peşine düşüyorlar, onu takip ede ede sandığın bulunduğu ağacın yanına kadar
geliyorlar.
Padişahın
oğlunun yardımcıları hemen gidip sandığı indirip açıyorlar. Birde ne görsünler
güneşten ve aydan güzel genç bir kız içinde yatıyor padişahın oğlu kızı hemen
atının üstüne atıp sarayın yolunu tutuyor. Padişahın oğlunun adi Pismir idi.
Pismir evlenmiş ve bu evlilikten bir kızı vardı lakin karısı ölmüştü Pismir’in.
Hebhenark’ın
boynundaki kırmızı boncuklar Pismir’in kızının dikkatini çekiyor. Kız elini
sihirli boncuklara atıp boynundan çıkardığında Hebhenark uyanıyor. Onun uyandığını gören Pismir çok seviniyor ve
onu evine hanım olarak almak istiyor. Böylece Hebhenark ve Pismir evleniyorlar.
Bunlar
çok güzel ve bahtiyar bir hayat yaşıyorlardı. Biz onları sarayda bırakıp
gidelim Hebhenark’ın amca karısının yanına. Kindar ve kıskanç kadın yine yanına yedi kalıp
sabun alıp derenin başına gitti. Tüm sabunlar bitene kadar suda yıkandı.
Yüzünü
güneşe ve aya dönerek ‘’ ey günün ışığı gecenin ayı ben mi güzelim yoksa siz mi
güzelsiniz’’ dedi.
Güneş
ve ay bir ağızdan ‘’ sen biz güzeliz nede sen güzelsin padişahın sarayında
prenses olan Hebhenark en güzeldir’’dediler.
Bu
sözler üzerine kindar kadın deli oluyor adeta ve soluğu kocasının yanında
alıyor.
-Sen
nasıl bir insansın, ilkinde kızı götürüp insan yiyen kadına emanet ettin. Bu
defa saraya teslim etmişsin kızı. Artık sana güvenim kalmadı. Kendi işimi
kendim halledeceğim. Kindar kadın hazırlığı yaptı ve Hebhenark’ın yaşadığı
saraya doğru yola koyuldu. Falcı kılığına girip sarayın kapısına dayanıyor. Ama
bekçiler onu içeri almıyor. ‘’ ben Hebhenark’ın memleketinden haberler getirdim
ona anlatmak istiyorum’’ dedi. Bu sözleri duyan Hebhenark ‘’ bırakın içeri
gelsin’’dedi.
Kadın
rahatça içeri giriyor. Kılık değiştirdiğinden Hebhenark onu tanıyamıyor ve
sohbete başlıyorlar. Sohbeti Hebhenark’ın da çok hoşuna gidiyor ve gece boyunca
dertleşiyorlar. Ertesi gün de kadınlar hamamının günü idi. Hebhenark’ın
güvenini kazanan Kindan amca karısı ‘’ bende sana yardım eder sırtını ovalarım’’
deyip Hebhenark’la hamam gider.
Hebhenark
başını sabunladığında amca karısı
çantasından küçük bir tarağı çıkarıp Hebhenark’ın saçlarının içine
koyuyor. Bunu yapar yapmaz Hebhenark olduğu yere yığılıyor. Ve biraz geçtikten
sonra da bir kuş olup pencereden dışarı çıkıp bahçedeki nar ağacının üzerine
konuyor.
Amca
karısı da hemen kalkıp Hebhenark’ın elbiseleri giyiyor. Çeşitli boyalar ve
sihirle kendini ona benzetmeye çalışıyor. Her şeyiyle Hebhenark’a benziyor ama
teni esmer olduğu için bir tarafı eksik kalıyor. Bu şekilde Pismir’in yanına
gidiyor ama Pismir durumu fark edemiyor. Kadını gören kız korkup babasının
yanına kaçıyor. Pismir kadına soruyor ‘’ ne yaptın kıza öcü görmüş gibi senden
korkuyor’’
-Ben
bir şey yapmadım efendimiz, güneşte biraz fazla kaldım tenim esmer oldum ondan
olacak.
Hebhenerak’ta
bir bülbül misali her gün bahçedeki ağacın üzerinde acılı acılı ötermiş. Artık
tüm saray halkı onu tanımış ve sevmeye başlamıştı.
Bir
tek Hebhenark’ın amca karısı bu kuşu sevmiyor. Onun sesini duyar duymaz bahçeye
çıkıp kuşu taşlamaya başlardı.
Artık
Pismir’in karısı Hebhenark’ın amcasının eski eşi olmuştu. Kendini Pismir’e çok
sevdirmiş ne istediyse yaptırıyordu ona.
Bir
gün Pismir’in huzuruna çıkarak ‘’ canım bahçede öten kuşun etinden çekiyor,
avcı kocama rica etsem onu bana getirebilir mi’’ dedi.
Bu
acayip istek karşısında çok şaşırmıştı Pismir. Şimdiye kadar dağlarda
ormanlarda avcılık yapmıştı. Ama böyle güzel sesli ve farklı bir kuşu hiç
öldürmek istemiyordu.
Kuşu
canlı tutmaya karar verdi bu farklı kuş türünü birde yakından görmek istiyordu.
Kuşun
konduğu dala bir ipler bir tuzak kurdu. Her zaman ki gibi kuş sabahleyin gelip
dala kondu. Pismir ona doğru gitti, kuş uçmak isteyince ayağına dolanan ip
nedeniyle uçamadı yerinde çırpınabildi.
Pismir
hemen onu yakalayıp incelemeye başladı baktı ki kuşun başında ufak bir tarak
var o tarağı kuşun kafasından çekip çıkarınca büyü bozuldu ve kuş eski haline
dönüp Hebhenark oldu.
Pismir
dehşetler içinde kaldı ve köşkünde kötü şeylerin dündüğünü anladı. Hebhenark’a
sarıldı hasret giderdi göz yaşlarına hakim olamadı.
Hebhenark
başından geçenleri tek tek anlattı Pismir’e.
Pismir
hemen saraya gidip kadını zindana attırdı. Ve iki deve tutup birini aç birini
susuz bıraktı iki gün.
Kindar
kadını getirdi her ayağını bir deveye bağladı ve develerin karşısına su ot
koydu. Her deve onu kendi tarafına çekti. Kadın dayanamadı ve sonunda ikiye
bölündü. Kadını bu şekilde cezalandıran Pismir , Hebhenark ve kızları da
saraylarında mutlu hayatlarını yaşamaya devam ettiler.
Onlar
erdi muradına biz çıkalım kerevetine.
Mavi Nehir
0 yorum: