Neçar'Iın Masalı

                 

Bir zamanlar, bir padişah yaşarmış. Padişah oğlu Neçar’ı çağırır ‘’ oğlum ben hastayım eğer ölürsem hepiniz cenazemle birlikte mezarlığa gelmeyin. Biriniz muhakkak tahtımda kalsın yoksa taht elinizden gidebilir’’ diyor.
 Gün geliyor babaları ölüyor. Neçar diyor hepimiz cenazeyle birlikte gitmeliyiz yoksa babamıza ayıp olur.
Cenazeyi defin edip döndüklerinde bir bakıyorlar amcaları tahta oturmuş. Ne yapıyorlarsa amcaları tahttan inmiyor.
Babanız bana ne reva gördüyse bende size reva görüyorum ve tahtı ben alıyorum
Kardeşler bakıyor çaresi yok yanları birkaç altın ve orak alarak çıkıp gidiyor. Çalışarak geçimlerini sağlamaya karar veriyorlar böylece.
Yolda giderken olgunlaşmış bir tarlaya rastlıyorlar ve başlıyorlar tarlayı biçmeye. Bir süre sonra tarlanın sahibi gelip bakıyor ki birileri tarlasını biçiyor ‘’ vay siz hoş gelmişsiniz sizleri gökte ararken yerde buldum’’ dedi.
Tarlanın sahibi bir dev imiş ve bunlara diyor ki ‘’ benim bir atım ve öküzüm var bunlar bin kişiye karşı savaşacak güçteler.
Öğleye doğru dev bir kağıt yazarak Neçar’a veriyor ‘’ bu bize yapılacak yemeğin ismidir götür eve ver yemeği hazırlayıp sana versinler getirirsin. Kağıda da yazmış ki bu ademoğlu gelince onu kes bize kavurma yapıp getir’’ Neçar kağıdı alıp gidiyor ve yolda kağıdı okuyor bakıyor ki ismi yazılmış, ismini siliyor, yerine yazıyor ki öküzü kes kavur bize gönder.
Devin karısı da hemen öküzü keserek kavurup bunlara gönderiyor.
Neçar yemeği alıp götürüyor.
Dev bakıyor ki Neçar elinde yemekle geliyor, çok şaşırıyor ‘’ bu nasıl sağ selamet geldi’’
Bu ne etidir diyor dev
Senin öküzün etidir
Dev anlıyor Neçar ondan da kurnaz bir şey demiyor artık.
Akşamüstü olunca Neçar kardeşlerine ‘’ devin evine gittiğimiz de döşeğin üzerine oturmayın ve bir şey içmeyin yoksa dev sizleri sarhoş edecek’’ dedi.
Akşam bunlar devin evine gidince iki kardeşi Neçar’ın sözünü dinlemiyor ve gidip döşeğin üzerine oturuyor, Neçar ise gidip tandırın yanına oturuyor.
Dev hemen yedi yılın şarabını getirip bunlara içiriyor, iki kardeş içip sarhoş oluyor. Neçar ise şarabı gizlice tandıra döküyor sürekli.
Dev yatınca Neçar hemen kardeşlerini alıp uzaklara götürüyor ve onların yerine devin iki kız kardeşini koyuyor. Gecenin bir yarısı dev kalkıp bunların başını kesiyor bir bakıyor ki yataktakiler kız kardeşleridir.  Arıyor tarıyor ama Neçar’ı bulamıyor. Neçar ise iki kardeşini alıp uzak bir ülkeye gidiyor.
Burada da aklını çalıştırıyor ve padişahın yardımcısı oluyor, iki kardeşi ise kaz sürüsüne bakıyor. Kardeşleri Neçar’ı kıskanmaya başlıyorlar.
Biz kazcı olduk Neçar ise padişahın yardımcısı oldu.
Bir gün izin isteyip padişahın divanına çıkıyorlar. Padişahım divanın bereketli görkemli olsun, fakat bir şey eksiktir.
Ne eksiktir diyor padişah
Dev’in atı da olsa tam görkemli olacaktır.
Nasıl olacak kim getirebilir atı.
Neçar getirebilir ancak.
Padişah emir verdi Neçar’a gidip atı getirmesi için, Neçar mecburen kalkıp gitti. Dev’in evine vardı ve samanlıkta gizlendi.
Akşam dev avdan dönünce burnuna insan kokusu geliyor.
Anne bana insan kokusu geliyor
Oğlum senin korkundan kim gelebilir buralara.
Gece olup dev uyuyunca, Neçar atı çalmak için harekete geçiyor lakin at buna bir türlü yol vermiyor, kişniyor, hopluyor, zıplıyor.
Gürültüyü duyan dev uyanıyor, bakıyor kimse yok bir ağacı alıp atı dövüyor ve yine gidip yatıyor.
Neçar ata diyor ki ‘’ sahibin seni sevmiyor ne kadar dövüyor, bırak seni götüreyim’’ böylece atı çalıp padişaha veriyor.
Sabah olunca dev bakıyor ki atını da çalmışlar. Anlıyor ki Neçar bu işi yapmış. Başına gelen her olayda daha çok üzülen devin gözlerine iyi görmemeye başlıyor.
Neçar’ın kardeşleri bakıyorlar Neçar sağ gelmiş. Hemen padişahın divanına gidiyorlar.
Padişahım dev’in atını getirdin karısını da getirsen daha güzel olacak.
Padişah yine Neçar’ı gönderiyor devin evine. Neçar gidip aynı yerinde gizleniyor.
Gece gizlice odaya girip devin karısının ağzını ve ayaklarını bağlıyor ve diyor ki ‘’ seni öldürmeyeceğim kendime götürüyorum korka sakın’’ yolda padişahın şehrine yaklaşırken ‘’ sen bacımsın anamsın seni kendime alamam padişahıma verebilirim ancak’’diyor.
Sabah kalkan dev karısını da göremeyince daha çöküyor.
Neçar’ın kardeşleri de bakıyorlar kardeşleri sağ selamet gelmiş, yine soluğu padişahın yanında alıyorlar.
Padişahım eğer hayat suyunun kaşığı da gelse tam olacak, o zaman hep genç kalacaksınız.
Kim getirebilir ki dedi padişah
Getirse ancak Neçar getirebilir kaşığı.
Padişah yine Neçar gönderdi devin evine.
Akşam dev eve gelince anne bana ademoğlu kokusu geliyor.
Oğlum senin korkundan kim gelebilir buraya.
Dev şüphelense de bir şey yapmıyor.
Gece olunca Neçar harekete geçiyor, kaşık da devin annesinin kucağında imiş. Neçar elini uzatıp kaşığı almak isterken anne dev uyanıyor ve bunu yakalıyor ‘’ oğlum kalk hırsızımızı yakaladım’’ diyor.
Dev hemen Neçar’ı yemeye niyetleniyor.
Neçar ‘’ ben kaç gündür gidip geliyorum çok zayıfladım benden bir tat almazsın, beni birkaç gün besle öyle ye’’ dedi.
‘’ doğrudur birkaç gün besleyeyim öyle yerim’’
Aradan birkaç gün geçiyor, dev tarlasına çalışmaya giderken annesine ‘’ anne sen bu hırsızı pişir öğle yemeğinde bana getir’’ dedi.
Annesi kalkıp Neçar’ı kesecekken, Neçar ‘’ beni böyle kesersen ben haram olurum, ikimizde soyunalım beni öyle kes ancak o zaman helal olurum’’ dedi.
Devin saf annesi bunun dediğini yapıyor ve soyunmakla meşgulken Neçar bunu kaynar tencerenin içine itiyor. Tencereye düşen anne dev haşlanıyor adeta.
Neçar bu alıp bir tencereye koyuyor, elbiselerini de üzerine giyiyor ve devin olduğu tarlanın yakınına gidiyor.
Dev’e seslenerek ‘’ gel yemeğini götür, ben eve gideceğim bir sürü işim var’’ diyor.
Dev gelip yemeği götürüyor. Yemeği yerken bakıyor ki bu kadın etidir. Ağlamaya başlıyor, evim yıkılsın bu adam annemi de bana yedirdi.
Neçar da kaşığı alıp padişaha gidiyor.
Kardeşleri bakıyor Neçar yine sağ kurtulmuş. Bunlar yine padişahın divanına gidiyorlar.
Padişahım artık hiçbir eksiğin kalmadı keşke devi de görseydin diyorlar.
Padişah yine Neçar’ı gönderiyor.
Neçar padişahtan, çivi, makara, kerki, keser ve bir tane teke postu, postun tüylerine asılmış ziller istiyor.
Padişah hepsini hazırlayıp Neçar’a veriyor.
Neçar gidip devin evinin üzerinde oynuyor
Dev diyor o kimdir damda
Ben ruh alanım gelmişim senin ruhunu almaya.
Dur o zaman kendime bir tabut yapayım öyle al beni
Sen yapma bende usta var
O zaman gönder gelip yapsın
Neçar, teke kılığında gelip tabutu yapıyor ve diyor ki ‘’ hele bir içine gir geniş mi dar mı bakalım’’
Dev tabutun içine girerken Neçar hemen tabutu çivilerle kapatıyor.
Biliyor musun ben Neçar’ım tüm bunlar ben başına getirdim.
Neçar devi alıp padişahın divanına götürüyor
Padişah ‘’ hele aç görelim devi’’diyor.
Hayır, açarsam bizlere ziyan eder.
Hayır, aç bize ne yapabilir ki diyor padişah.
Tabutu açınca dev çıktığı gibi şehrin içine dalıyor önüne çıktıysa yakıp yıkıyor, sonunda bir tek o ve Neçar kalıyor.
Neçar’ın peşine düşüyor, Neçar kendini bir değirmenin içine atıyor, dev de kendini peşi sıra atıyor.
Dev değirmenin içinde sıkışıp çıkamıyor, Neçar hemen nefti getirip değirmeni yakmak istiyor.
Dev diyor ‘’ ne olur beni hemen yakma bu şehre çok zarar verdim vebalinin altından kalkamam. Kulağımda üç tane inci var gel onları çıkar, biri kardeşlerinin, biri padişahın biri de şehir halkının ruhudur. Onları çıkarıp kırarsan hepsi yeniden canlanacaktır.
Neçar incileri çıkarıp devi de değirmenle birlikte yaktı.
İncileri getirdi, kardeşininkileri ve şehir haklininkini kırdı. Ama padişahın incisini kırmadı. Böylece kendisi de şehrin padişahı oldu.


 Masal NEHRİ

0 yorum: