Zamanlardan
bir zamandı, rahmet dinleyenlerin anne ve babalarının üzerine olsun. Bir varmış
bir yokmuş bir padişah ve oğlu varmış. Padişah oğlunu çok severmiş ama bir gün
oğlu kimseye söylemeden çıkıp gitmiş. Gide gide bir dağın başına varmış. Dağın
başında kendine bir köşk yapıp içinde yaşamaya başlamış.
Her gün ormana gider avlanırmış, her gün
avlandığı hayvanı akşamları yiyerek geçiniyormuş. Bir gün evine dönerken yolda
bir tilki görüyor. Tilki çok hastaymış. Onu alıp evine getiriyor ve bir güzel
beslemeye başlıyor. Sabahları ateşi
yakıp avına gitmeye devam etmiş. O gittikten sonra tilki de kuyruğu ile ateşi
gürleştirip evi ısıtırmış. Ateş sönmeye yaklaşınca gidip ağzıyla odun getirerek
ateşi beslermiş. Akşamları avından gelen padişahın oğlu ne avladıysa yarısını
da tilkiye verirmiş. Tilki öyle kilo almış ki etten çatlar hale gelmiş. Tilki
ile padişahın oğlunun hali her gün böyleymiş.
Bir
gün tilki çok sıkılmış ve ben bugün gidip biraz gezeyim demiş. Çölde akşama
kadar dolanıp durmuş akşamüstü eve dönerken yolda bir kurda rast gelmiş. Bakmış
ki kurt çok aç ve yürüyecek halde değil.
Kurda seslenerek ‘’ ey kurt sen neden bu haldesin’’
Vallahi
açlıktan bu hale düşmüşüm hiç avlayacağım bir şey yok.
Kurt
eğer seni götürüp bir güzel beslersem, eski haline geldiğinde bana ne
vereceksin.
Sen
büyük kardeşim, bende senin küçük kardeşin olurum.
Siz
kurtlar güvensiz hayvanlarsınız, senden nasıl emin olabilirim.
Yeminler
olsun beni iyi et senin sözünde olacağım ne desen yaparım.
Kurdu
eve götürdü evde ne yiyecek varsa hepsinden önüne koydu kurdun.
Akşamüstü
olunca padişahın oğlunu karşılamaya gitti.
Padişah
oğlu baktı tilki kendisini uzaktan karşılamaya gelmiş ‘’ bunda bir iş var tilki
galiba bir şeyler yapmış, onun için beni karşımaya geliyor.
Eve
gelince baktı bir kurt orda yatıyor çok korktu, bir şey de yapmadı. İçinden ‘’
vallahi bu ikisi gece bir olup beni yiyecekler’’ dedi. Gece sabaha kadar korku
içinde yattı. Sabah sağ uyanınca tekrar kalkıp ava gitti.
Tilki
de böyle her gün bir hayvanı eve getirdi; ayı, kartal aslan ne varsa
getirmişti. Padişahın oğlu yine de hepsine yetecek kadar et getiriyormuş.
Bir
gün tilki arkadaşlarına seslenerek ‘’ padişahın oğlu bize çok iyilik yaptı.
Bizler ölmekteydik nerdeyse ama bizim hepimize bakarak canımızı kurtardı. Şimdi
bizimde ona bir iyilik yapmamız gerekiyor.
Her
bir kafan bir öneri çıktı. Tilki dedi ‘’ bunlar olmaz bizim ona yapacağımız en
iyi şey onu evlendirmektir, biz filan padişahın kızını getireceğiz ama bu biraz
tehlikeli bir iştir.’’
Peki,
nasıl yapacağız dediler hep bir ağızdan.
Hepimiz
birlikte o memleketinin çiftçilerinin üzerine koşacağız, onlar bizi
gördüklerinde kaçacaklar. O zaman da birimiz onların elbisesini giyecek,
birimiz tohum serpecek, kartal da diğer kartalları çağırıp padişahın sarayının
üzerinde uçuşsunlar. Herkes korku ve merak içinde onları izlemeye çıkacak.
Padişahın kızı da çıkınca kartallar bir olup onu kaçıracaklar. Bizde bu şekilde
kızı getirmiş olacağız. Bu şekilde gidip
kızı kaçırdılar.
Akşam
padişahın oğlunu karşılamaya giden tilki, her defasında iki adım önde giderken
bu defa dört adım önde gidiyordu. Bu durumdan şüphelenen padişahın oğlu ‘’
tilki yine bir şeyler yapmış ki benden uzak gidiyor’’ diye söylendi içinden.
Tilki
karşılama ya giderken arkadaşlarını da tembih ederek ‘’ biz geldiğimiz de
sizler de kızı bir perdenin arkasına koyacaksınız’’ dedi.
Eve
vardıklarına padişahın oğlu bakıyor odanın bir bölümü perde ile kapatılmış,
merak edip perdeyi açıyor perdeyi açtığında ne görsün. Dünyalar güzeli bir kız
perdenin arkasında var şaşırıyor ve soruyor sen de kimsin diyor.
Kız
da başına gelenleri anlatıyor oğlana.
Demek
sen benim kısmetimmişsin seni buraya getirmeleri nasip olmuş. Dedi.
Tilki
bakıyor bunlar bir yerde durmuyor, nikâhsız bir şeyler yapacaklar. Hemen
kartalı görevlendiriyor ‘’ filan yerde bir şeyh var onu al getir bu gençlerin nikâhını
kılsın’’ dedi
Denilen
yere giden kartal suyla oyalanıyor şeyhi getirmeyi unutuyor. Ertesi gün tilki
bunu yine gönderiyor bu defa şeyhi alıp geliyor kartal.
Şeyh
bu iki gencin nikâhını kıydıktan sonra kartal onu getirip eski yerine
bırakıyor. Şeyh kızı tanıyor ve hemen gidip padişaha durumu iletiyor. Kızın
filan dağın üzerindedir.
Padişahta
hemen askerlerini toplayıp o dağın üzerine sefer hazırlığına koyuldu.
Tilkinin
adamları padişahın hazırlandığını dağa saldıracağını haber verdiler. Tilki de
arkadaşlarını toplayarak ‘’ dostlar yarın padişah buraya sefer düzenleyecek
bizler baş edemeyiz. Hemen kartallar kartalları, ayılar ayıları, aslanlar
aslanları toplayı getirsin’’ dedi.
Herkes
toplandıktan sonra savaş sırasında tilki atların eyerlerini açacak, kartallar
süvarilerin gözlerine saldırıp onları çıkaracak, kurtlar atların karınlarını
yırtmaya çalışır. Aslanlar ve ayılar her tuttuğunun belini kıracaktır.
Ertesi
gün paşanın ordusu dağın kenarına geldi. Tilki ve arkadaşları da planlarını
uygulayıp zafere erişiyorlar.
Akşam
padişahın oğlu eve gelince tüm hayvanların yaralı bitkin hallerini görünce
şaşırıyor. Neler oldu kim yaptı diye soruyor. Karısı vaziyeti tek tek
anlatıyor.
Birkaç
gün sonra tilkinin arkadaşları izinlerini isteyip dağılmışlar ormana. Sadece
tilki ev de kalmış.
Aradan
aylar yıllar böylece geçti, bir gün tilki kendi kendine diyor ki ben bunları
deneyeyim bakayım benim kadrimi ne kadar tutuyorlar.
Ertesi
gün tilki ölü taklidi yaptı, padişahın kızı dayanamadı üzerinde çok ağladı.
Akşam
avdan dönen padişahın oğlu eşini üzgün görünce nedenini sordu.
Karısı
da tilkiyi gösterdi.
Padişahın
oğlu gülerek ‘’ kızım sen deli misin bu mundar şey için bu kadar üzülür mü
ayaklarından tut fırlat dışarıya gitsin.
Bunları
duyan tilki fırlayıp kapıya koştu ‘’ seni o kızın hatırına öldürmüyorum vallahi
senin en büyük parçan kulağın kalırdı’’ dedi ve küserek çekip gitti.
Masal NEHRİ
0 yorum: