Bir
zamanlar dağların içinde küçük bir köyde quto adına yaramaz mı yaramaz, başına
buyruk anne babasının sözünü dinlemeyen biri varmış. Quto kötün çocuklarını
döver milletin eşyalarını çalardı. Quto’nun anne babası ne etse bir türlü baş
edemiyordu onunla. Mevsimlerden yaz idi. Quto babası ve birkaç tane de köylü tarlayı biçmeye gitmişlerdi.
Quto
babasının karpuz kesmek için getirdiği bıçağı çalmıştı. Babası Quto’ya seslenerek oğlum öğle olmak
üzere git eve annen öğle yemeğini sana verip göndersin’’dedi.
Quto
eve gelir gelmez annesine seslenerek ‘’ anne babam diyor ki kırmızı öküzü hemen
kesip kavurup bize göndersin dedi.
Annesi
çok şaşırmıştı Quto’ya inanmıyordu, ‘’ yalan söylüyorsun sana inanmam baban böyle
bir şey istemez’’ dedi.
-Bana
inanmayabilirsin anne ama babam inanman için bıçağını da bana verip gönderdi.
Babasından
çaldığı bıçağı çıkarıp annesine verdi.
Annesi
ikna olmuştu. Komşulardan da iki kişiyi çağırıp kırmızı öküzü yere yatırıp
kestiler. Hemen bir budunu kavurup pirinçle birlikte çalışanlara gönderdi.
Quto
eti alıp götürüyor. Tarla da sofrayı açıp eti getirince babası çok şaşırıyor
‘’oğlum bu et nerden çıktı’’ dedi.
-Baba
komşunun ineği ölmüştü, onlarda çalışanlarımızın olduğunu bildiği için anneme
bir budunu vermişler.
Babasının
hiç inanası gelmiyordu Quto’nun sözlerine. İçine bir kurt düşmüştü bir kere.
Yemekten
sonra çalışanları tarlada bırakıp Quto’yu önüne katıp ‘’ hadi gidip çalışanlara
çay getirelim’’ dedi.
Quto
karşı da koyamadı beraberce kalkıp eve gittiler. Eve varır varmaz eşine sordu ‘’ hanım doğru
mu komşunun ineği ölmüş’’ dedi.
-Ne
ineği bey sen demedin mi kırmızı öküzü kes ve kavurup bize gönder diye.
Bu
sözleri duyan Quto’nun babası deliye döndü.
-Allah
belanı vermesin hanım ne zaman öyle bir şey demişim.
-Oğluna
bıçağını verip göndermişsin inanmam için bende bıçağı görünce inandım ve
komşulardan yardım isteyip kırmızı öküzü kestim.
Adamın
kafasından kaynar sular dökülmüştü sanki. Yanındaki taşı alıp Quto’ya fırlattı.
Quto
kendini taştan kurtarıp çöle düştü. Babası peşine düştü ama Quto genç ve
dinamikti. Tarlaya vardığında çalışanlara seslenerek ‘’ babam diyor ki çabuk
tüm buğdayı ateşe versinler. Savaş çıkmış düşman köyümüze varmak üzeredir,
ürünlerimiz onların eline geçmesin’’ diyor.
Çalışanlarda
Quto’ya inanıyorlar ve kalkıp tüm tarlayı ateşe veriyorlar.
Quto’nun
babası uzaktan tarlanın yandığını görüyor nefesi kesilene kadar tarlaya
koşuyor. ‘’ ne yaptınız deli misiniz neden ekmeğimi ateşe verdiniz’’ dedi.
Çalışanlar
ne olduğuna bir anlam veremeden ‘’ sen demedin mi düşman köye varmak üzere
tarlayı yaksınlar diye’’
Adam
anlamıştı meselenin asıl nedenini ama iş işten geçti. Olduğu yerde oturup
ağlamaya başladı. Çalışanlar duruma bir anlam veremeyip evlerine döndüler.
Quto’da
onları orada bırakıp yoluna devam etti.
Yolda giderken bir at arabasına denk geliyor, arabanın üzerinde üç tane
kadın vardı. Quto bunlara yalvarıyor ‘’ ben garip ve kimsesiz biriyim içinizde
bana bakacak biri var mı’’ diyor. Kadınlardan biri ‘’ yazık oğlana bir başına kalmış
en iyisi onu ben misafir edeyim’’ deyip evine götürüyor.
Kadın
çok zengin biriymiş. Quto’yu evine getiriyor hemen ona güzel yemekler yapıyor.
-Sana
bakacağım ama sende evimin işlerini yapıp evimde kalırsın.
Bu
öneri Quto’nun çok hoşuna gitti. Memnuniyetle kabul etti teklifi.
Kadının
bir de dostu vardı her akşam karanlık çöker çökmez eve gelirdi. Kadın da onu
eve alırdı.
Quto
evin işlerini yapar gününü de gün ederdi ama bir sıkıntı vardı kadının
sevgilisi rahat eve gelemiyordu. Quto’nun görmesini istemiyorlardı. Bu durum
kadının canını sıkmaya başlamıştı. Bir taraftan da tüm işlerini yapan Quto’yu
da kovmak istemiyordu.
Ev
sahibi kadın bir kalkıp komşusuna gidiyor ve ‘’yanımda çalışan Quto var
biliyorsun o evde oldukça sevgilim rahat eve gelemiyor. Bende Quto’nun
gözlerini nasıl kör edebilirim sevgilimi göremesin’’dedi.
Komşusu ‘’ bizim köyün yakınlarında bir
ziyaretgâh var oraya git, oraya gidenin tüm dilekleri kabul oluyormuş’’dedi. Bu
sözleri duyan ev sahibi çok mutlu oluyor. Bu arada hanımını takip eden Quto’da
kapının arkasında onları dinliyordu.
Hanımından
önce gidip ziyaretgâhın karanlık bir köşesinde gizlenip hanımını beklemeye
başlıyor. Ve biraz sonra hanımı çıkıp geliyor yüzünü ziyaretgâha dönüp ‘’ey
kutsal yer, demeden
Quto’da
‘’ hoş geldin mekânıma
Kadının
yüreğine bir korku giriyor ama yinede sözüne devam etti ‘’ benim yanımda
çalışan biri var nasıl yapayım onun gözleri kör olsun’’
-Beni
iyi dinle, beni kandırmaya çalışma doğruyu konuş, evine gelen bir sevgilin var
ve hizmetçinin onu görmesini istemiyorsun değimli.
Ziyaretgâhın
sırrını ortaya çıkaran sözleri kadını daha korkuttu ve ürkek bir ses tonuyla
‘’evet görmesini istemiyorum’’dedi.
-Eğer
onun kör olmasını istiyorsan gidip ahırdaki öküzü kesip etini kemikten ayırıp kavuracaksın
ve Quto’nun yemesi için onun kaldığı yere her gün kap içinde bırakacaksın,
diğer iki mandayı da aynı şekilde vereceksin. Bunların etinden bir tike bile
komşulara verirsen dileğin yerine gelmez.
Dediğimi
yaparsan muradına kavuşacaksın. Kadın mutlu bir şekilde evine geliyor ve hemen
Quto’yu çağırıp öküzü kestiriyor. Öküzün etini kemiklerinden ayırıyor ve
hepsini bir güzel kavuruyor. Tencereye doldurup Quto’nun önüne bırakıyor.
Aradan
birkaç gün geçiyor ve Quto’yu çağırarak ‘’ durumun nasıl oğlum’’ diyor.
-Durumum
gayet iyidir hanımım. Ama kaç gündür sanki gözlerimin ışığı azalıyor gibi.
Neden kaynaklandığını bende anlamadım. Bu sözler kadının çok hoşuna gidiyor,
içinden ‘’ güzel demek işe yarıyor’’ diyor. Ve her gün eti vermeye devam ediyor
Quto’ya.
Quto’da
her öğünden sonra gözümün ışığı biraz daha azalıyor diyor.
Etler
bittiğinde Quto kendini tamamen kör gibi yapıyor. Vallahi gözlerim tamamen
görmüyor diyor hanımına. Hanımıda akşam gizliden gelen sevgilisine ‘’artık
gizlice gelmene gerek yok bizimkinin gözleri tamamen kapanmış’’dedi.
-Çok
güzel olmuş artık rahat olacağız demek.
Odaya
geçiyorlar fingirdeşiyorlar. Kadın bir
tavuğu kesiyor ve yağda kavrulması için sobanın üzerine koyuyor. Et yağında
kavrulurken adam yerinde ağzı açık bayılıyor. Kadın o sıra odada değildi. Quto
gidip sobanın üstündeki eti alıyor ve kızgın yağını da getirip baygın adamın
boğazına döküyor. Adam olduğu yerde can verip ölüyor.
Kadın
odaya gelip adamın öldüğünü gördüğünde çok korkuyor. Ne yapacağını bilmiyor eli
ayağına karışıyor. Hemen alkıp Quto’nun yanına gidiyor ve ‘’ bana yardımcı ol
Quto adam benim evimde ölmüş. Akrabaları çok kötü insanlar. Haber alırlarsa
beni de öldürürler.’’dedi. Quto kadını
sakinleştirmeye çalıştırara ‘’ sen hiç merak etme ben seni bu zor durumdan kurtaracağım,
bana bir bıçak, bir düzine ekmek ve bir tane de eşek getir ben meseleye
halledeceğim’’dedi.
Quto
adamı eşeğin sırtına atıp yola çıkıyor. Köyün biraz uzağında bir tarlaya
gidiyor. Tam yeri kazım adamı gizleyecekken tarlanın sahibi geliyor. Quto onu
görünce ölüyü bir ağaca yaslayıp önüne ekmek koyup gizleniyor. Tarlanın sahibi
ağaca yaslanmış adama selam veriyor ama adam cevap vermiyor. Hafifçe adama
dokunuyor adam yana doğru yere yığılıyor. Quto hemen ortaya çıkıp feryat etmeye
başlıyor. Adam ne olduğunu anlamadı ‘’ ne oldu neden bağırıyorsun’’ dedi. Quto
kendini dövmeye devam ederek ‘’daha ne olsun babamı öldürdün katil herif, şimdi
gidip seni kadıya şikayet edeceğim’’dedi.
-Oğlum
sen kimi kandırıyorsun bu adam daha önce ölüydü zaten
-Hayır
babam sağ selametti elinde dürümü ekmeğini yiyordu sen gelip öldürdün onu.
Adam
korkmaya başlıyor biliyorki başı Quto ile belaya girecek ‘’ ne olur gidip
şikayet etme ne istiyorsan veririm’’dedi.
Öncleri
ağırdan alıyor adamın hiçbir isteğini kabul etmiyor. Adam sonunda Quto’yu ikna
ediyor. Sonra adamdan yüz deve yükü buğdayı develerle birlikte istiyor. Adam
kabul ediyor. İstediklerini gidip hemen getiriyor. Quto’da ölüyü götürüp bir
yere gömüyor yanınada adamın kulağını kesip alıyor. Develeri de götürüp bir hana
yerleştiriyor ve çıkıp hanımın evine gidiyor.
Hanım
heyecanla soruyor ‘’ ne yaptın adamı’’ Quto kendinden emin bir tavırla
‘’hallettim hanımım’’dedi. Adamın akrabaları adamı kaç gün ortalıkta
bulamayınca elbiselerini köpeklere koklatarak cesedini buluyorlar ve yas
tutmaya başlıyorlar. Adam çok zengin
biriymiş yas yerine çok gelen oluyormuş. Kadında yasa gitmeliydi, gitmeden
Quto’ya soruyor benim gitmem lazım ve orda kadınlarla birlikte ağıtta yakmam
gerekiyor ne söyleyeyim acaba.
Quto’da
adamın kulaklarını farkettirmeden kadının arkasına bir kesenin içinde
bağlamıştı. Hanımı oraya giderken ‘’vay vay kim öldürdü kim öldürmedi arkasında
kulak bağlı olan öldürdü diyeceksin’’ Sen böyle başla ağıtın devamı
kendiliğinden gelir’’ dedi.
Bu
sözler kadının hoşuna gidiyor ve kalkıp yas yerine gidiyor. Başlıyor ağıtı
yakmaya. Sözleri yas yerinin dikkatini çekiyor ve ölünün akrabaları kadından
şüphelenip kadının arkasına bakıyorlar ve sırtına bağlı bir kese olduğunu
görüyorlar. Açıp baktıklarında gerçeği
anlıyorlar ve kadını hemen orada öldürüyorlar.
Quto’da
gidip kadının tüm mallarını sattı ve develerini de alarak evinin yolunu
tutuyor. Evine geldiğinde kapıyı çalıyor babası yüklü develeri yani kervanı
görünce şaşırıyor ‘’ oğlum bu kadar malı mülkü nerden getirdin’’ diye soruyor.
Quto
kendinden emin bir tavırla ‘’ hadi gelip yardım edin yükleri indirelim,
çalışmadan geldim’’dedi. Anne ve babasıyla yükleri indiriyorlar ambara. Malları
gören babası oğlunuda affediyor ve mutlu mesut bir hayat sürdürüyorlar.
Masal NEHRİ
0 yorum: